Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından 24.05.2018 tarihinde seçim beyannamesinde polislerin, öğretmenlerin, hemşirelerin ve din görevlilerinin ek göstergelerinin 3600’e çıkartılacağı müjdesi verilmişti. Verilen bu müjde için Çalışma Bakanlığınca hazırlanan taslağa şube müdürleri, il müdürleri, üniversite sekreterleri ve belediyelerdeki daire başkanları ile bölge müdürlerinin de eklendiği, Adalet Bakanlığına bağlı olarak çalışan personellerin bu haktan mahrum bırakıldığı görüldü. Meydana gelen bu gelişme personelimizce büyük bir üzüntü ve tepki karşılanmıştır. Verilen tepki, yukarıda sayılan meslek guruplarının ek göstergelerinin arttırılması değil, ülkenin en yoğun çalışan kurumu olan Adalet Bakanlığına bağlı olarak çalışan personelin yok sayılmasıydı.
Gerek ülkemizde meydana gelen 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, gerekse bir çok toplumsal olaylarda ve günlük adaletin tecellisinde günlerce ve hatta haftalarca mesai mefhumu gözetmeksizin geceli gündüzlü çalışan adliye ve ceza infaz kurumu personelinin ötekileştirilmesi, diğer kurum personeline yapılan iyileştirmelerden nemalandırılmaması çok büyük tepkilere yol açmaktadır. Sendikamızca ek göstergelerin arttırılması gerek Adalet Bakanlığından ve gerekse TBMM’den yıllardır talep edilmektedir. Şunu açıkça belirtmekte sakınca görmüyoruz. Bizler her daim vatanımız, milletimiz ve devletimizin bekası uğruna her türlü fedakarlığı yapmaya sonuna kadar hazırız. Bu fedakarlığın da karşılığı olacak diye bir beklentimiz de olamaz. Ancak, devlet idaresinin gölgesi altında “Hak ve Adalet” dağıtımında bir aksaklık var ise o noktada haklı tepkimizi dile getirmekten de kesinlikle geri kalmayacağız. Bizlerin şikayeti diğer kurumda çalışan memur arkadaşlara bu hakkın verilmesi değil, bu hakkın verilmesinde iradenin adalet ve eşitlik ilkesini ihlal etmesidir.
3600 ek göstergenin verilmesi hususunda sendikamızca raporlar tanzim edilerek ilgili bakanlıklara sunulmuş, bir kısım dilekçe kampanyası ve sosyal medya etkinlikleri düzenlenerek gündem oluşturulmaya çalışılmıştır. Ancak personelimizce bu etkinliklere gereken ilginin gösterilmediğini de üzülerek ifade etmek istiyoruz.
Bu itibarla, 3600 ek göstergenin Adalet Bakanlığı Personeline verilmesi hususunda yeniden dilekçe kampanyası başlatıyoruz. Aşağıda örneği verilen dilekçenin belirtilen e-posta adresine, faks numarasına veya fiziki olarak bakanlık adresine ayrı ayrı gönderilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu hususta gereken hassasiyetin gösterilmesini siz değerli meslektaşlarımızdan rica ediyoruz.
Cumhurbaşkanlığı iletişim: Faks : 0 (312) 525 58 31 e-mail: https://www.cimer.gov.tr Adres: Cumhurbaşkanlığı Külliyesi 06560 Beştepe-Ankara-Türkiye Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı : Faks: 0 (312) 212 07 81 Adres: Emek Mahallesi, 17. Cadde No:13 Pk: 06520 Çankaya / ANKARAT.C.
CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA
ANKARA
—–
T.C.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞINA
ANKARA
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından 24.05.2018 tarihinde seçim beyannamesinde polislerin, öğretmenlerin, hemşirelerin ve din görevlilerinin ek göstergelerinin 3600’e çıkartılacağı müjdesi verilmişti. Verilen bu müjde için Çalışma Bakanlığınca hazırlanan taslağa şube müdürleri, il müdürleri, üniversite sekreterleri ve belediyelerdeki daire başkanları ile bölge müdürlerinin de eklendiği, Adalet Bakanlığına bağlı olarak çalışan personellerin yine bu haktan mahrum bırakıldığı görülmüştür. Meydana gelen bu gelişme personelimizce büyük bir üzüntü ve tepki karşılanmıştır. Verilen tepki, yukarıda sayılan meslek guruplarının ek göstergelerinin arttırılması değil, ülkenin en yoğun çalışan kurumu olan Adalet Bakanlığına bağlı olarak çalışan personelin yok sayılmasıdır.
Kamu kurumlarında çalışan personelin yaptıkları işin niteliği ve önemi, iş çokluğu ve iş gereklerinin meydana getirdiği psikolojik bozukluklar, mesai sonrası dinlenme saatlerinde yapılan çalışmaların sürekliliği, kurum içerisinde hiyerarşik yapının yoğunluğu nedeniyle ortaya çıkan mobbingin insan hayatına olumsuz yansımaları gibi faktörler birlikte değerlendirildiğinde Adalet Bakanlığına bağlı olarak çalışan personellerin diğer kurum personellerine karşılık ruhen ve fiziken çok daha fazla yıprandığı net bir tablo ile karşımıza çıkacaktır.
Bilindiği üzere adliyeler sorunu olan insanların olumsuz psikoloji ile gitmek zorunda oldukları devlet kurumlarıdır. Bu kuruma gelen insanlar haliyle üzerlerindeki olumsuz psikolojiyi çalışanlara da yansıtmaktadırlar. Sorunların çözümü noktasında vatandaşımızla bire bir ilgilenmekle yükümlü olan personelimiz de neredeyse bu problemlere ortak olmaktadırlar. Herkesin kabul gördüğü üzere, toplumda gerek sosyal ve gerekse ekonomik değişimler nedeniyle ihtilaflar çoğalmakta, haliyle adliyelere müracaatlar bir önceki döneme göre daha fazla artmakta, artan dosya sayısı da yoğun ve stresli iş temposu olarak personelin omuzlarına binmektedir.
Meydana gelen iş yoğunluğu neticesi personelin mesai saatleri dışında geç saatlere kadar çalışmasına ve hatta hafta sonu dahi işleri bitirmek üzere kurumda ek mesai yapmasına sebebiyet vermektedir. İş yoğunluğunun neticeleri sadece ek mesai olarak karşımıza çıkmamaktadır. Duruşmaların uzaması nedeniyle öğlen yemek mesaisini dahi kaçırabilmekte, hatta uzun süren duruşmalar nedeniyle saatlerce yerinden kalkamayan personelin omur ve bel rahatsızlıkları gibi sağlık sorunları da ortaya çıkabilmektedir. Hele bir de aynı gün içerisinde nöbet görevi var ise personelin durum daha da ciddi bir vaziyete ulaşabilmektedir.
Savcılıkta otopsi nöbetine kalan personel gecenin bir vakti kimsenin görmeye tahammül edemeyeceği ölüm vakıaları ile karşı karşıya kalabilmekte, üzerinden atamadığı olumsuz psikolojiyi evine ve çocuklarına yansıtmamak adına kurum tarafından psikolojik sağlık desteği dahi alamamaktadır. Aynı şekilde emanet memurluğunda çalışan arkadaşlara her türlü suç eşyası zimmetlenmekte, emanet depolarının olumsuz koşulları altında sağlıklarını yitirebilmektedir.
Farklı bir bakış açısıyla icra dairesi çalışanlarının incelenmesinde, borçlu ve alacaklı arasında kalan personel her iki taraftan da psikolojik ve fiziki şiddet görebilmektedir. Bu tür vakıalar daha çok haciz mahallerinde gerçekleşmekte, meydana gelen kavgalar ve tartışmalar sonunda icra dairesi çalışanı dava konusu olabilecek mağduriyetlere uğrayabilmektedir. Kurum içerisindeki çalışan diğer personeller de benzeri birçok sorunla karşı karşıya kaldıkları gibi çoğu zaman amir baskısı ile ortaya çıkan mobbing uygulamaları neticesi ya çalıştıkları işten soğuyarak motivasyonları düşmekte ya da çareyi istifada aramaktadır.
Anayasa hükümleri uyarınca devletin memurları arasında ayrım yapmasını doğru bulmuyoruz. Adalet, eşitlik ve hakkaniyet kuramları ölçülerine riayet edilerek kamu kurumları arasında zor şartlar altında çalışan Adalet Bakanlığı Personeline de 3600 ek göstergenin verilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Tüm bu nedenler birlikte değerlendirildiğinde, yapılan işin niteliği ve ağırlığı da göz önünde bulundurulduğunda, Adalet Bakanlığına bağlı olarak çalışan tüm personele 3600 ek göstergenin verilmesini saygıyla arz ederiz. …/…/2018
Adı-Soyadı
Kurumu