Adalet Sen’sin

Ülkemizde 08.09.1999 tarihinden önce ilk defa sigortalı olan kadın 20 yıllık sigortalılık süresi ile 5000 gün, erkek ise 25 yıllık sigortalılık süresi ve 5000 gün ile yaş şartına tabi olmaksızın emekli olabilmekteydi. Ancak 25.8.1999 tarihinde kabul gören ve 08.09.1999 tarihinde yayımlanan 23810 sayılı kanun ile kademeli emeklilik şartı getirilmiştir. Anılan kanun hükmüne göre kadınlar kademeli olarak 58, erkekler ise kademeli olarak 60 yaşında emekli olabilmektedir. Yani yapılan bu düzenleme sonucunda 1976 ile 1999 arasında işe girenler için ‘kademeli yaş’ getirilirken, 5510 sayılı yasayla 30 Nisan 2008’den itibaren işe girenlerde emeklilik yaşı 65 olmuştur. Yapılan bu düzenleme ile milyonlarca vatandaşımız mağduriyet yaşamıştır.

Bu itibarla, 08.09.1999 tarihinden önce ilk defa sigortalı olan kişilerin aynı döneme ilişkin kanun hükümlerine tabi tutulması hususunda talebimiz Cumhurbaşkanlığına hitaben gönderilmiştir. Bu talebimizin desteklenmesi adına ülkemiz genelinde ayrıca dilekçe kampanyası başlatılmıştır. Hak ettiğiniz yasal ve erken emekliliğin gerekçekleşmesini istiyorsanız aşağıda örneği gönderilen dilekçenin bir suretinin çıkartılarak Cumhurbaşkanlığına gönderilmesi için gereken hassasiyeti göstermeniz önemle rica olunur.

Emeklilikte Yaşa Takılanlar Cumhurbaşkanlığı Talep Dilekçesi

[button color="blue" size="small" link="https://uyg.sgk.gov.tr/nezaman/" ]Ne zaman emekli olabilirim[/button]  

CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA

                                                     ANKARA

            Ülkemizde 08.09.1999 tarihinden önce ilk defa sigortalı olan kadın 20 yıllık sigortalılık süresi ile 5000 gün, erkek ise 25 yıllık sigortalılık süresi ve 5000 gün ile yaş şartına tabi olmaksızın emekli olabilmekteydi. Ancak 25.8.1999 tarihinde kabul gören ve 08.09.1999 tarihinde yayımlanan 23810 sayılı kanun ile kademeli emeklilik şartı getirilmiştir. Anılan kanun hükmüne göre kadınlar kademeli olarak 58, erkekler ise kademeli olarak 60 yaşında emekli olabilmektedir. Yani yapılan bu düzenleme sonucunda 1976 ile 1999 arasında işe girenler için ‘kademeli yaş’ getirilirken, 5510 sayılı yasayla 30 Nisan 2008’den itibaren işe girenlerde emeklilik yaşı 65 olmuştur. Yapılan bu düzenleme ile milyonlarca vatandaşımız mağduriyet yaşamıştır.

            Bilindiği üzere öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Yani,  gerek özel hukuk ve gerekse kamu hukuku alanında, kural olarak her kanun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır, o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir. Hukuk güvenliği de bunu gerektirir.

            Yasalar kural olarak, yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin kazanılmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir. Yeni çıkan bir Sosyal Güvenlik Kanununun olumsuz etkilerinin geçmiş dönemlere uygulanması, güvence altına alınanı mağdur ettiği gibi devlete olan güvenini de sarsar. Sözleşme, her iki tarafın kabulüyle ortaya çıkan bir olgudur. Taraflardan birinin reddi halinde ortaya çıkmasından bahsetmek mümkün değildir. İşe başlangıç tarihinde geçerli olan kanun hükümlerine göre devlet tarafından vaad edilen emeklilik süresi işçi tarafından kabul edilmiş ve sigorta primleri ödenmeye başlamıştır. Belirli bir süre sonra tek taraflı olarak yapılan yasal bir düzenleme ile sözleşme hükümlerinin değiştirilmesi hukuka aykırılık teşkil edecektir. Bütünüyle kanun koyucu tarafından yapılacak yasal düzenleme ülkede yaşayanların kazanmış olduğu hakları ihlal etmemelidir. Her ne kadar ekonomik koşullar yasama organını geriye yürür nitelikte düzenlemeler yapmaya zorlasa da hukuk devleti ilkesi gereği kazanılmış haklara saygı duyulmalıdır. Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olan hukuki güvenlik ilkesine uyulmak suretiyle bu hedef gerçekleşebilmektedir.

Hukuki güvenlik ilkesi, herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi, tutumunu ve davranışlarını buna göre güvenle düzene sokabilmesi anlamına gelir. Kişilerin davranışlarını düzenleyen kurallar onlara güvenlik sağlamalıdır. Bu güvenliğin sağlanabilmesi her şeyden önce, devletin kendi koyduğu hukuk kurallarına kendisinin uymasına bağlıdır.

            Anayasa Mahkemesi’nin 28 Nisan 2010 tarih ve 27565 sayısında yayımlanan, 2007/44 esas, 2009148 sayılı kararında; “Hukuk devleti, bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu bilen, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, Anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren, yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile Anayasanın bulunduğu bilinci olan devlettir.” denilmektedir. Hukuk devletinin temel özelliği, bütün vatandaşlar, hatta vatandaş olmasa bile ülkesindeki tüm insanlara hukuki güvence sağlamasıdır. Hukuki güvencenin ilk ve en basit şartı ise aleyhteki kanunların geriye yürümemesidir.

            Bu itibarla, 08.09.1999 tarihinden önce ilk defa sigortalı olan kişilerin aynı döneme ilişkin kanun hükümlerine tabi tutulması hususunda gereken yasal düzenlemenin yapılmasını saygıyla arz ve talep ederiz.   …/ … / 2018

                                                                Adı - Soyadı