Çalışma bakanı ile yetkili konfederasyon başkanlığında masada mevcut tüm konfederasyon temsilcileri arasında imzalanan 2013 yılı toplu sözleşme metninde yargı çalışanı yine kendisini bulamadı. Sözleşme metninde yargı çalışanlarına ilişkin herhangi bir iyileştirme görülmemesi açıkçası yargı çalışanlarını hayal kırıklığına uğratmadı. Toplu sözleşmedeki memnuniyetsizlik yargı çalışanında olduğu üzere diğer memur kesimlerince de büyük tepkiyle karşılandı. 2014 yılı tamamı için verilen 175.TL zammın yine % 3 - 3,5 oranındaki artışa tekabül ettiği, 2015 yılı için verilen % 3+3’lük zammın önceki toplu sözleşme geleneğini bozmadığı görüldü.
Alt başlıklarda hizmet sınıfı bazında bakıldığı zaman ;
Eğitim sınıfında, eğitim öğretim tazminatında 75+75 liralık artış ila 2013 yılında 740.TL olarak ödenecek olan öğretim yılına hazırlık ödeneğinin 2014 yılı için 850.TL, 2015 yılı için ise 950.TL olarak arttırıldığı,
Basın yayın iletişim sınıfında, araç kullanarak hizmet veren PTT dağıtıcılarına verilen 20.TL’nin 50.TL’ye çıkartılmasına, gişe memurlarına aylık ilave 50.TL ücret ödenmesine karar verildiği,
Diyanet Hizmetleri sınıfında, dini bayram günlerinde ödenen fazla çalışma ücretinin arttırılmasına,
Ulaştırma Hizmetleri sınıfında ise; TCDD'de kataner hattının geçtiği işyerlerinde çalışan personele her ay 25.TL tutarında ilave ücret ödenmesine karar verildiği görülmüştür.
Büro hizmetleri sınıfında gösterilen yargı çalışanı hakkında ise somut bir karar almaktan kaçınılarak sadece oyalamaya yönelik çalışma yapılacağına değinilmiştir. İşin daha da ilginç kısmı yargı çalışanını kendi arasında bölmeye yönelik bir çalışma yapılacağına değinilerek “mahkemelerde görev yapan memurlar ile sözleşmeli personelden fazla mesai yapanlara fazla çalışma ücreti ödenmesine ilişkin yasal düzenleme yapılması hususunda Adalet Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken çalışma yapılması” şeklinde bir karar alınmıştır.
Ancak gerek yetkili konfederasyon ve gerekse masadaki diğer konfederasyon temsilcileri ile çalışma bakanının bilmediği bir husus vardır. Adliye saraylarında sadece mahkeme personeli değil, savcılık ve icra dairesi gibi bütün yargı personeli fazla mesai yapmaktadır. Kaldı ki, Anayasa Mahkemesi’nin fazla mesaiyi kaldıran 666 sayılı yasayı iptal kararı uyarınca da ileriki zamanlarda fazla çalışma ücreti ödeneceği de zaten aşikârdır.
Türkiye’de eğitim-öğretim çalışanlarının sayısının fazlalığı ile bu sınıfta sendikalaşma oranının % 70’lere ulaşması, bu sınıfa yapılan iyileştirmenin ağırlığı toplu sözleşmede hissettirmiştir.
Adalet Büro Sen’in de kurulduğu günden beri yargı çalışanına anlatmaya çalıştığı çok önemli bir husus vardı. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda eğitim-öğretim, diyanet, ulaşım, sağlık, basın, yerel yönetim, bayındır hizmet sınıflarının olduğu üzere, adliye saraylarında çalışan personeller için “YARGI HİZMETLERİ SINIFININ OLUŞTURULMASI” idi. Yargı çalışanları artık, hizmet sınıfları olmayan diğer memurların toplandığı “BÜRO HİZMETLERİ SINIFI’nda yer almak istemiyor. Kendi hizmet sınıfında, sadece kendisini temsil etmek istiyor. Yargı Hizmetleri Sınıfı kurulduğu takdirde tüm yargı çalışanları toplu sözleşme masasında kendi hakkını kendisi savunacaktır.
Başlıkta da belirtildiği üzere, toplu sözleşmede özlük haklarında hiçbir iyileştirme yapılmayan yargı çalışanları bu sene de hayal kırıldığına uğramadı. Artık hiçbir konfederasyondan fayda görmeyen tüm yargı çalışanlarının, ADALET BÜRO SEN çatısı altında güçlenerek, kendi hizmet sınıfında kendisini temsil etmesi gerekmektedir. Bir çok il ve ilçelerden gelen yoğun talepler üzerine sendikamız her geçen gün sayısını katlayarak daha da güçlenmektedir. Tüm yargı çalışanlarının daha fazla vakit kaybetmeden bu güç altında toplanma vakti gelmiştir.